24 Mayıs 2012 Perşembe

MESCİD-İ NEBEVİ




Bugün kandil, burayı bugün yazmak geldi içimden. '' Anmak '' oradaymış gibi hissetirsin diye...
Aşağıdaki tüm bilgileri nakleden ve bitmek tükenmek bilmeyen sorularıma  sabırla cevap veren İhsan Hoca'ya teşekkürler.


Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'nın üstünlükleri onların peygamberler eliyle kurulmalarından gelmektedir.
Mescid-i Nebevi, takva üzerine kurulan son peygamberin mabedidir.


Allah Resûlü (s.a.s.), hicret sırasında Kuba'dan ayrılıp Medine-i Münevvere'ye gelince kendisini ağırlamak üzere yarışa girenlere, '' Bırakın deve serbestçe yürüsün. O bizi Allah'ın razı olacağı bir yere kadar götürecektir'' diyerek, bindiği deveyi serbest bırakmış, devenin çöktüğü arazi, üzerine mescit yapılmak amacıyla buranın sahibi olan iki yetimden parası ödenerek satın alınmıştır.
Bu mescid, İslâm toplumunun şekillenmesinde ve devletin kurulmasında her türlü, dinî ve sosyal faaliyetin en önemli merkezi olmuştur.




İlk hali sütunlu revakların çevrelediği mütevazi bir avlu biçiminde olan caminin yapımı yedi ay sürmüş olup, inşasında peygamberimiz de bir işçi gibi çalışmıştır.
Mescidin ilk binası yapılırken duvarlar, taş ve kerpiç ile örülmüş, direkleri hurma ağaçlarından yapılmış, üzeri de hurma dalları ile kapatılmıştır.



Günümüze dek bir çok genişletme ve tadilat yapılan mescidin bir bölümü Hazreti Muhammed'in mübarek kabrinin bulunduğu Ravza-i Mutahhara'dır. Dışarıdan bakıldığında yeşil kubbenin altına denk gelmektedir.
Hz. Muhammed'in hemen yanında Hz.Ebubekir ve Hz.Ömer'in de kabri vardır.



Mescid-i Nebevî’nin Alanı yaklaşık olarak 100.000 m², çevreleyen alan ile birlikte toplam 400.000 m²'ye yaklaşmaktadir.


Kapalı kısımlarda  400.000 kişi, çevresiyle birlikte yaklaşık 700.000 kişi aynı anda ibadet edebilmektedir.
 

Hiç yorum yok: