Ayrıldığımız gündü.
Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, herşey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta.
''biliyor musun,'' dedin. ''sen neye benziyorsun biliyor musun?''
Epeydir aradığın şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem keder veren gizi bir an için bulandırmıştı yüzüdeki tedirginliği, kırıklığı. Sis açığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla.
''neye?'' dedim, yanyanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, ''neye?''
''bilardo toplarına.''
''neden?'' dedim.
''yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan...''
Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya
beni terketmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu.
Sonra iki arkadaşım geldi, birinin omuzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum. Sonra birlikte başka bir kente gittik, anlarsın ayrılığın ilk günlerine o eve katlanamazdım,
sonra ben başka aşklara, sonra başka evlerin duvarlarına başka takvimler astım.
Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor kulaklarımda
ardından bilardo topları
dağılıyor dört bir yana
seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha
bir daha
bir daha
MURATHAN MUNGAN-YAZ GEÇER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder