16 Ekim 2011 Pazar

KYOTO




'' Tokyo küçük ve önemsiz bir köyken ve Osaka geleceğin Shogun'larının gözünde parlayan bir hayal iken, Kyoto Japonya'nın  muhteşem başkentiydi.'' diyor yaşlı Japonlar...


Japon İmparatorluğu’na 1000 yıla yakın başkentlik yapmış olan ve kültür başkenti olarak anılan Kyoto muhakkak görülmesi gereken şehirlerden.

Osaka’dan tren ile bir saat otuz dakikada ulaşabileceğiniz mesafede. 

Yüzyıllar içinde savaşlar, yangınlar, çeşitli felaketler geçirip bozulmadan ayakta kalabilen kent, tapınaklar, saraylar,parklar, bahçeler,çayevleriyle dolu. Muhteşem bir doğaya sahip, her yer yemyeşil...Ziyaret için en güzel zamanın kiraz ağaçlarının (Sakura) çiçek açtığı nisan ayı başları söyleniyor.





Şehirdeki tapınakların sayısı 2000 civarında, karşınıza adım başı bir tapınak, bir sunak, bir anıt ve farklı hikayeler çıkıyor.


Antik bir şehir olan, eski Çin  başkenti Xi’an'ın örnek alınarak kurulduğu söyleniyor.O kadar düzenli bir şeklide planlanmış ki hemen hemen tüm anayollar birbirlerine paralel ya da dik şekilde yapılmışlar. Ara sokaklar da ana yollara veya nehre gore konumlandırılmış.


Biz Osaka’dan günübirlik gidip geldiğimiz için kalmadık ancak her bütçeye uygun konaklayacak yer bulmak mümkün. Yılda 50 milyona yakın turist ağırlayan şehirde festival zamanları yer bulmak sıkıntı olabiliyor, seyahat tarihinizin festivallere denk gelip gelmediğinden emin olmanızda, festival zamanı gidecekseniz erken rezervasyon yaptırmanızda fayda var.


Kyoto’da gelenekselleşmiş bir çok festival gerçekleşiyor. Bunlardan en dikkat çekeni ve görselliği en görkemli olanı şüphesiz Daimonji.
Bu festival her yıl, 16 Ağustos akşamı, saat 20.00’den itibaren sırayla Kyoto’yu çevreleyen 5 ayrı tepede ateşler yakılmasıyla başlıyor. Japonca karakterler oluşturularak yakılan ateşler içinde en önemlisi Ginkakuji Tapınağı’nın hemen üstündeki tepede, ilk sırada yakılan ve festivale de adını veren Daimonji.